Bu konu hakkında birçok uzman onlarca kitap ve makale ele almıştır, hatta şu günlerde televizyonda konu ile her hafta en az bir tane tartışma programı yayınlanmaktadır. Bence de özellikle ülkemizdeki en önemli sorun budur. Tabii problemin bilimsel açıklamasını yapıp çözümünü getirmek burada bana düşmez, ben sadece bu konuda yaşadıklarımı paylaşarak biraz da kendimi rahatlatmak istiyorum. Birçok deneyimi ilk kez yaşadığımız çocukluk dönemimizde aslında beynimizin bir köşesine kendimiz için bir yaşam standardı kazımış oluyoruz ve sonrasında karşımıza çıkan her durumu o standartlar çerçevesinde yaşamaya çalışıyoruz. Bu yüzden de insanlar genellikle öğütlendikleri şeyden ziyade gördükleri şeye dönüşüyor. İlk karşılaştıkları yaşam standartlarını ömürleri boyunca sürdürebilip o ölçekte başarılı olabilen insanlar dünyadaki en mutlu, huzurlu insanlar olurlarken bu standartların altına düşen ya da kendi standartlarının çok ötesine geçen insanlar mutsuz, en azından huzursuz bir yaşam sürüyor. İkinci grup daha enteresan olduğu ve beni de kapsadığı için bu yazıda daha çok bu insanların yaşadıkları çelişkileri ele alacağım. Geçmişime inmeden önce kendimi kısaca tanıtmam faydalı olacaktır. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde aşırı olağandışı bir gelişme yaşanmazsa ve kariyer profilimi sadece ortalamada tutabilirsem dünyanın en iyi şirketlerine girip çalışabilir, yaşam standartlarımı da çok çok yükseltmiş olabilirim. Bu olasılığın dışında küçük bir ihtimalle de olsa üstün bir başarı yakalayıp çok farklı konumlara gelebilme şansım da bulunuyor. Gelin, öyle olup olmadığına birlikte bakalım. Cevabı aslında çok basit, ben aslında babama dönüşmeye çalışıyordum çünkü her erkek çocuğu gibi Annem Dizi Izlerdi Babam Poker Oynardı de ilk kahramanım babamdı. Sadece hayat bunu benim için biraz zorlaştırdı o kadar. Aylık maaşı bizi zamanın lükslerinden mahrum bırakıyor ancak kaliteli bir yaşam sürmemize de yetiyordu. Hiç yazlığımız olmadı meselâ, ancak her hafta sonu denize, pikniğe gidebiliyorduk. En basitinden Magnum dondurmanın bizim için çok kıymetli olduğunu, yine de yılda dört beş kez yiyebildiğimizi hatırlıyorum, kısacası ben böyle bir ekonomide büyüdüm. O eve gelince ailecek hep aynı saatte akşam yemeği yerdik, sonrasında o duşunu alıp pijama takımlarını giyer, televizyonun karşısına uzanırdı. Ailecek izlediğimiz birkaç dizi vardı, çoğunlukla da yabancı sinemalar izlerdik ki bunlar hep Hollywood yapımı olurdu. Ben oyuncak oynarken bir yandan televizyonu takip ederdim, babam da filmdeki bir araç ya da silah hakkında beni bilgilendirir, bir yandan da oynadığım oyuna dâhil olurdu, annem ile babaannem meyve soyar, ablam da ödevlerini yapardı. Misafirliğe veya düğünlere hem birlikte gidilirdi. Ben dokuz on yaşıma kadar kahvehanenin ne olduğunu bilmiyordum, hâlâ da neden var olduklarını anlayamıyorum. Çünkü benim Annem Dizi Izlerdi Babam Poker Oynardı işte olmadığı zamanın neredeyse tamamını bizimle geçirirdi. Sadece kuş avına bizi almazdı, balığa da çoğunlukla ailecek giderdik. Babamın hafta sonları ve yıllık izinleri; ailemizin, dolayısıyla benim için hayatımızın en mutlu anları olurdu. Öncelikle harika bir kahvaltı hazırlanırdı, bu kahvaltıyı da çoğunlukla babam hazırlardı. Kahvaltımızı bazen balkonda, bazen de atlayıp gittiğimiz ormanlık piknik alanlarında yapardık. Devamında ise ya denize ya da ailecek balık tutmaya giderdik. Evde kalacaksak da annemler hamur işi yapar, babam bizimle Atari oynardı ya da CD ile yeni filmler getirir, ikimiz birlikte izlerdik. Ama hava koşulları müsait olduğu sürece hep dışarı çıkıyorduk diyebilirim. Bir yola çıkarken önce annem duasını yapar, sonra babam filmlerden duyup bir şekilde kasete doldurttuğu yabancı şarkıları arabanın teybinde çalardı. Böbrek rahatsızlığı yüzünden zamanında alkole başlamış olsa da benim büyümeme paralel olarak alkolü bırakmıştı babam. Ben çok hatırlamıyorum ama annemin aktardığına göre de kesinlikle eve sokmazmış, zaten bünyesi zayıf olduğundan dışarıda içse de hemen sarhoş olur, eve gelip uyurmuş. Bu yüzden babamın içtiğini veya sarhoş olduğu hiç hatırlamıyorum. Yalnız aşırı Annem Dizi Izlerdi Babam Poker Oynardı kola ve sigara tüketirdi. Annem ise daha muhafazakâr bir kişilikteydi, bu yüzden zaten hepsine karşıydı diyebilirim. Ben doğumluyum, benim büyüdüğüm yıllarda komşuluk ve akrabalık ilişkileri çok yoğundu. Sürekli birbirimize misafirliğe giderdik. Yine de evlerimiz akrabalarımızdan en az bir sokak ötede olurdu, haftada en fazla birkaç kez görüşürdük ve kimse kimsede yatılı kalmazdı. Bizimle birlikte yaşayan babaannem ise yaşlılığının o kadar farkındaydı ki neredeyse hiçbir şeye karışmaz, hep geri çekilirdi. Bu yüzden sekiz dokuz yaşıma kadar ben sadece annem ve babamın etkisi altında büyüdüm. İkisi öncelikle birbirlerini çok güzel tamamlıyordu; Babam gaz, annem fren gibiydi. Meselâ babam hızlı araba sürmeyi, yüksek sesle müzik dinlemeyi, bize pahalı oyuncaklar almayı severdi. Annem ise daha dikkatli, sakin ve tutumlu olmak konusunda babamı sürekli dengelerdi. İkisinin en büyük ortak noktaları ise eğlenmek üzerindeydi, ikisi de gezmeyi, kaliteli beslemeyi ve eğlenmeyi seviyordu. Öyle ki hiçbir zaman lüks bir evde lüks eşyalar içerisinde gösterişli kıyafetler giyip oturmadık ancak bütçemizin yettiği kadar her yere ailecek seyahat ettik ve her yılbaşını, yıl dönümünü, yaş günümüzü en güzel sofralar ile dolu dolu kutladık diyebilirim.
What I found is the programing languages. Ashley Williams 22 Şubat tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Birinci sezonun Bu sezonun başında Stella Ted'e "Evet" der ve nişanlanırlar. Selin Birgör. Cristin Milioti tarafından canlandırılmaktadır.
Ve Paylaştıkları…
Tahir için bundan daha büyük. Serenay Sarıkaya'nın eline patlıcan koymaya kıyamadım Yılın şarkısı Die With a Smile. Meselâ babam hızlı araba sürmeyi, yüksek sesle müzik. İlk 6 sezondan daha iyi bir dizi gördüğümü sanmıyorum. Benim annem de Karadenizli hem akraba sayılırız sen benim KARDEŞİMsin!! EN İYİ DİZİ. İkisi öncelikle birbirlerini çok güzel tamamlıyordu; Babam gaz, annem fren gibiydi. Adım Farah'ta Tahir Lekesiz artık eşi, oğlu, annesi, ağabeyi, yengesi ve dostlarıyla kocaman bir aileye sahip. Ama bu durum ilk 6 sezonun kalitesiyle dengeleniyor. Son sezonda bir tık bozmuş olabilir.İlk 6 sezondan daha iyi bir dizi gördüğümü sanmıyorum. Meselâ benim ilk çocukluğumu hatırladığım ev, bizim kirada oturduğumuz üçüncü ev idi ve gecekondu tarzında kötü bir evdi, oraya sırf konumu için taşınmışız. Ben yazı ile sadece bazı şeyleri kendi imkânlarımla en azından burada gerçekleştirmenin hâlâ güç olduğuna dikkat çekmek ve ebeveynler için haddim olmayarak birkaç öneride bulunmak istemiştim. The Bear. Lily şehirde tek kişilik iğrenç bir daireye yerleşmiştir. Although I am a still high-disabled, I can sit and barely speak. Yine de kaynak kodumda aşamadığım, belki hiçbir zaman aşamayacağım özlemler bulunuyor, bu yüzden size çocuklarınızı iyi programlamanızı öneriyorum. Karakterler arası iletişim ve gelişim. Ben Muratcan Çiçek, 6 Kasım doğdum. Yasak Aşk. Dünyanın en iyi oyunun dizisi kalitesiz olamazdı zaten. Diziye tekrar başlama sebebim ise tamamen Rick. İlk karşılaştıkları yaşam standartlarını ömürleri boyunca sürdürebilip o ölçekte başarılı olabilen insanlar dünyadaki en mutlu, huzurlu insanlar olurlarken bu standartların altına düşen ya da kendi standartlarının çok ötesine geçen insanlar mutsuz, en azından huzursuz bir yaşam sürüyor. Hikayenin işlenişi bir tık karışık. Annem ve babam aynı zamanda de aşırı nitelikli, çok yönlü ve zeki insanlardı. O eve gelince ailecek hep aynı saatte akşam yemeği yerdik, sonrasında o duşunu alıp pijama takımlarını giyer, televizyonun karşısına uzanırdı. Bob Barker. Bizimle birlikte yaşayan babaannem ise yaşlılığının o kadar farkındaydı ki neredeyse hiçbir şeye karışmaz, hep geri çekilirdi. Dünyanın en iyi ikilisine sahip dizi. Çekilmesi en zor olan içeriklerden birini bu kadar kaliteli, bu kadar gerçekçi ve detaylı çekmiş olmaları gerçekten çok büyük bir başarı. The Independent. Amid the stark discord of twin cities Piltover and Zaun, two sisters fight on rival sides of a war between magic technologies and clashing convictions. Ancak ikisinin de olaylar karşısında nasıl tutum aldıklarını, neye üzülüp sevindikleri, nasıl oturup kalktıklarını çok iyi hatırlıyorum. Küçük mutluluklar ile büyüttüğünüz çocuklarınızı dünyayı kurtarmak zorunda bırakmayın meselâ; bırakın, onlar da küçük hayatlar yaşasın. Dördüncü sezonda kovulur ancak daha sonra sezonun son bölümünde, eski nişanlısının erkek arkadaşının ona vicdan azabından dolayı teklif ettiği, üniversitede profesörlük görevini kabul eder. Tatilden dönerken artık çok iyi anlamıştım ki okuldaki başarım sayesinde hem fiziksel eksikliğimin hem de babamın boşluğu doldurabilirdim, yine anlamıştım ki evdeki yeni gaz pedalı bendim. Bence de özellikle ülkemizdeki en önemli sorun budur. Eksik yön olarak söylenebilecek tek şey son bölümün bir tık daha iyi olması olabilir.